Düğün kıyafetleriyle süslenmiş genç bir gelin, üvey oğluyla yalnız kalır. Gerilim arttıkça, kendini tutamaz ama onun inkar edilemez cazibesine çekilir. Onun derin bir tatma arzusunu, yerine getirmeye istekli bir arzuyu barındırdığını keşfetmek için şaşırır. Haylaz bir gülümsemeyle, bacaklarını açar, onu en samimi arzularının derinliklerini keşfetmeye davet eder. Heyecanla içine daldıkça, kendini tutamıyor ama zevkle inliyor, vücudu her dokunuşta titriyor. Ama yolculukları orada bitmiyor. İşleri daha ileriye götürmek, daha samimi bir şekilde tadına bakmak için istekli. Bacaklarını bir kez daha ayırırken, şımartmak için zaman kaybetmiyor, dilini her santimini keşfediyor. Ve sonunda doruğa ulaştığında, kendini ona bırakarak temizlenmesi için tatmin edici bir karışıklık bırakarak kendini içine bırakamıyor.